17 Temmuz 2011 Pazar

The Stonning of Soraya M.

Arkadaşıma önermiştim dün bu filmi izlemesi için bugün izlemiş ve bana söylediği şey: “resmen dağıldım, hayatında sövmediği kadar sövdüm, bu zihniyette yaşayan insanların var olduğunu bilmek kanımı donduruyor”

Bende izlediğim zamanki duygularımı anlatmak ve film hakkında biraz bilgi vermek istedim.Kocası tarafından iftiraya uğrayan Süreyya’nın recm kanunu gereği taşlanarak öldürülmesinin hikayesi, gerçek bir hikaye ayrıca.

Evde tek başımayken izlemiştim ve film bittiğinde moralman sıfırdım, bir süre nefret ve kızgınlık dışında başka birşey hissedemedim. İzlediklerime anlam veremiyordum,nasıl gerçek bir hikaye olabilir diyordum. Hazmedilmesi zor bir film.

İzlerken o kadar çok ağladım, o kadar çok kızdım ve küfür ettim ki anlatamam. İnsanlara, erkekliğime, her şeye lanet ettim resmen, isyan doluydum. Şeriati savunanlara, bu acımasızlığı yapanlara küfürler yağdırıyordum. Filmin büyük bi çoğunluğunda "orospu çocukları" dedim herhalde. İran'dan İranlılardan nefret ettim o an.

Film boyunca islam'ı, kadının ve erkeğin yerini, en basitinden kadın ile erkeğin şahitliğinin nasıl sayılabileceği anlatılıyor. Film bittikten, az biraz kendime geldikten sonra hemen recm'i, kur'an-ı kerim'de geçip geçmediğini araştırdım. Böyle bi cezayı Allah istemiş olamaz dedim sürekli. Kur'an-ı Kerim'e göre zinanın cezası kesinlikle recm değil!!

Filmin en can alıcı, insanı en çok ağlatan yeri taşlama sahnesi tabiki. Süreyya'ya son sözleri sorulduğunda cevabı şöyle oluyor: "Bunu bana nasıl yapabildiniz? Sizler benim dostum, arkadaşlarımdınız. Birlikte aynı sofraya oturduk, aynı yemekten yedik. Sen benim babamdın, sizler benim oğullarımdınız, sen benim kocamdın! Bunu bana nasıl yababildiniz? Bunu herhangi bir insana nasıl yapabiliyorsunuz?" Ağlamayacağına söz veren Süreyya'nın o alnını resmen delen taş darbesi ile hıçkırarak ağlamaya başlaması insanın kalbini acıtıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder