7 Ağustos 2011 Pazar

Sakız Hanım ile Mahur Bey

çocukluğumun geçtiği o eski mahallede
ası boyalı ahşap eski bir evde otururlardı
sakız hanımla mahur bey
bembeyaz tenli bembeyaz saçlıydı sakız hanım
zaten onun için sakız hanım derdik kendisine
pamuk gibi elleriyle kemençe çalardı
eşi mahur bey önce biraz nazlanır
sonra oda kanunuyla eşlik ederdi sakız hanım'a
beraber meşk ederlerdi
yaz akşamlarında açılırdı perdeler
yorgun ellerinden
dökülürdü nağmeler
2 yıl kadar oluyor önce kanun sustu o eski evde
bir kaç ay sonra da kemençe
ve ası boyalı ahşap evin perdeleri
bir daha açılmamak üzere kapandı
evin satılacağı söylentileri başlayınca gittim
içeri girdiğimde eski bir koltuğun üstünde
boynu bükük bir kanun
ve kanunun göğsüne yaslanmış mahsun kemençeyi gördüm
bizi rahatsız etmeyin der gibiydiler
kıyamadım
uzaklaştım
mahur bey susunca kapandı perdeler
sakız hanımla bitti o hüzünlü nağmeler

Bu aralar sürekli dinleyesimin geldiği rahmetli Barış Manço'nun şarkısı. O perdelerin kapanması, önce kanunun ardından da kemençenin susuşu, boş koltuklar akla gelir dertlenilir bu şarkıda. Yüreğime bir karamsarlık çöküyor, yaşlılığımı düşünmeye başlıyorum, böyle Sakız Hanım ile Mahur Bey'in aşkı gibi bir aşka sahip olamayacağımı anlayıp hüzünleniyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder